Mevsimlik İş ve Kıdam Tazminatı Mevsimlik bir işte çalışma olgusu Karadeniz ve Akdeniz bölgesinde fındık ve pamuk tarlalarında iş gücü açısından yaygındır. Mevsimlik olarak çalışan bu insanlar bir çok sıkıntının yayında bir de hizmet akdinden kaynaklanan haklarını tam ve muntazam olarak elde edememek sorunu ile karşı karşılar. Özellikle eğitim seviyesinin düşük olmasından dolayı bu mağduriyet vahim noktalara ulaşmaktadır.

Hukuk uygulayıcıları mevsimlik bir işte çalışma durumunda mevsimlik bir işte çalışan ve hizmet akdi askıda kalan işçinin akdi yeni mevsim işbaşı yaptırılmayarak feshedildiğinde ödenecek kıdem tazminatı için hizmet akdinin askıya alındığı tarihteki ücreti esas alınacağını karara bağlamıştır. Çünkü askıdan sonra ve askı süresinde ücretin yükselmesi halinde davacı fiilen çalışarak yeni ücrete hak kazanmadığı için yükselen ücret son ücret olarak nitelendirilemeyeceği kabul edilmiştir.

Trafik Kazaları ve Tazminatlar

Ülkemizde artan nüfus ve yükselen hayat standartları sebebiyle trafikte kullanılan araç sayısı ve kişi başına düşen araç sayısında ciddi artışlar olmuş ve bu artış her geçen gün devam etmektedir. Ayrıca araç sürücülerine yeterli eğitimin verilmeyişi, denetimlerdeki aksaklıklar, yollardan kaynaklanan kusurlar ve alkol gibi birçok sebepten ülkemizde her gün onlarca yaralamalı ve ölümlü trafik kazası meydana gelmektedir. Meydana gelen bu kazalar sonucunda sadece insanların canı değil aynı zamanda mali nitelikte de çok ciddi maddi zararlar meydana gelmektedir. İşte burada, kazalar sonunda ortaya çıkan maddi – manevi zararların tazmini konusu gündeme gelmektedir.

Birçok vatandaşımızın bu konuda yasalarca kendisine tanınan hakları kullanmadığı gibi birçoğunun da bu haklardan haberdar olmadığını üzülerek görmekteyiz. Bu sebeple hem konunun aydınlatılması hem de yapılması gerekenler konusunda aşağıda bazı bilgiler verilmiştir.

a) Ölümlü Trafik Kazaları: Ölümlü trafik kazaları ülkemizde sıklıkla yaşanmaktadır. Bu kazlardan sonra kanun koyucu vefat eden şahsın yakınlarına bazı konularda tazminat hakkı vermiştir. Bu tazminatları, başta destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere cenaze ve defin gideri, vefat eden şahsın vefatına kadar yapılan tedavi ve diğer masraflar, kazaya karışan aracın uğradığı hasarın maddi değeri gibi başlıklar altında ifade edebiliriz. Bu kısımdaki zararlar maddi zarar olarak değerlendirilir ve maddi tazminat talebine konu edilebilir. Bu başlıkları biraz daha açacak olursak;

 

• Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Kaza sonunda hayatını kaybeden şahsın desteğinden yoksun kalanların, akrabalık bağı aranmaksızın yoksun kaldıkları bu desteği maddi karşılık olarak talep edebilme hakkını ifade eder. Anne, baba, çocuk ve kardeşler gibi müteveffa şahsın çekirdek ailesinden olanlar bu zararın tazmini talep edebilecekleri gibi, aralarında hiçbir bağ olmadığı halde müteveffadan sağlığında destek aldığını ispat edebilen 3. kişilerde bu tazminatı talep edebilirler.

• Çocuk ölümlerinde destekten yoksun kalma tazminatı: Kaza sonunda vefat eden küçük yaştaki çocuklar için de destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilir. Anne ve baba çocuğun ileriki yaşlarda kendilerine destek olacağını ileri sürerek tazminat talebinde bulunabilirler. Vefat eden çocuğun ve desteğini alması muhtemel şahsıların yaşları ve diğer etkenler nazara alınarak hesap edilecek tazminat hüküm altına alınmaktadır.

• Hastane ve Tedavi Giderleri: Kaza sonucunda hayatını kaybeden şahıs ölmeden önce tedavi görmüş ve yakınları tarafından başkaca masraflar yapılmışsa yapılan bu masraflar da maddi tazminat kapsamında değerlendirilerek tazmini talep edilebilecektir.

• Defin ve Cenaze Giderleri: Müteveffanın vefatı sebebiyle yapılan masraflarda yine maddi tazminat kapsamında değerlendirilerek talep edilebilmektedir. Bu konuda defin giderleri, cenazenin bir yerden bir yere taşınması için gerekli zorunlu masraflar, kefen masrafı, yemek giderleri vb. örnekler verebiliriz. Ancak uygulamada mahkemelerce 1.000 TL ila 2.000 TL gibi maktu miktarlar hüküm altına alınmaktadır. Ancak müteveffanın yakınları yaptıkları masrafın daha fazla olduğunu iddia ve ispat edebiliyorsa o bedelin hüküm altına alınması gerekir.

• Manevi Tazminat: Kaza sonrasında hayatını kaybedenlerin yaşadıkları elem ve ıstırabın bir nebze olsun tatmini için yasa koyucu tarafından öngörülmüş bir tazminat türüdür. Manevi tazminat bedelinin takdirini yasa koyucu münhasıran hâkime vermiştir. Hâkim maddi tazminata hükmederken dosyaya ibraz edilen raporlar ve diğer maddi verilerle hareket etmek zorunda iken, manevi tazminat konusunda hâkimi sınırlayan bir durum söz konusu değildir. Ancak bu durum hâkimin tamamen keyfi bir şekilde karar verebileceği anlamına da gelmemektedir. Hâkim tarafların sosyo-ekonomik durumları, kazanın ve vefatın kişiler üzerindeki etkisi gibi olguları dikkate alarak hakkaniyete uygun bir tazminata hükmedecektir.

b) Yaralamalı Trafik Kazaları: Yaralamalı trafik kazalarında ise durum biraz daha farklıdır. Burada kazadan etkilenen şahıs yaşamını sürdürdüğü için destekten yoksun kalma tazminatı yoktur. Bu sebeple uğranılan zarardan birinci derecede etkilenen yaralı şahıs, yaptığı tedavi giderleri, hastane de evinde yattığı sürede çalışamadığı için mahrum kaldığı gelirlerin tazminini talep edebilir. Ayrıca kaza sonrası maruz kaldığı süreçteki elem ve ıstırap için yine manevi tazminat talep edebilecektir.

İş Göremezlik Tazminatı: Kaza sonrası yaralanan şahısta uzuv kaybı, kısmi veya tamamen felç olma durumu veyahut ta meslekte belli oranlarda kazanma gücünü kaybedenler ileriye yönelik olarak bu konuda tazminata hak kazanacaklardır.

Trafik kazası sonrası araçta meydana gelen maddi zararlar: Kazaya karışan araçtaki maddi zararlarda yine zarara sebep olan şahıs ve sigortacısından talep edilebilecektir.

Trafik kazası sonrası dava açılacak olanlar (Davalılar): Bu davaların muhatabı yani davalısı her olayın kendi içinde değerlendirilecektir. Çünkü davalı sıfatı burada çok değişken olabilmektedir. Ancak biz burada sadece belli bağlı konulara değineceğiz.

Kaza sonrası maddi tazminat talep edilecek olanlar: Maddi tazminatlarda ilk muhatabımız yani davalı, aracın sürücüsüdür. Aracı kullanan şahıs rüşt sahibi değilse – çocuksa, akli melekeleri yerinde değilse vb.- bu şahsa velayeten velisine davanın yöneltilmesi gerekir. Diğer bir davalı ise aracın işleteni dediğimiz şahıs veya kurumdur. Kazayı yapan şahısla ruhsat sahibi farklı ise hem kazayı yapan şahsa hem ruhsat sahibine dava açabilirsiniz. Ancak burada da bir husus önem arz etmektedir; sadece aracın ruhsat sahibi olmak, davalı olmak için yeterli değildir. Kazaya karışan araç eğer gerçekten ruhsat sahibinin fiili tasarrufunda ise dava ruhsat sahibine de açılacaktır. Ancak ruhsat sahibi aracı farklı bir şahsa veya kuruma noter kanalıyla satışını yapmış ancak henüz trafikte devir yapılmamışsa o zaman davanın muhatabı aracı noter kanalıyla satın alan ve fiili tasarrufuna alan şahıs olacaktır.

Trafik Kazalarında Sigorta şirketlerinin Sorumluluğu: Maddi tazminata dayalı davalarda kazaya karışan karşı tarafın aracının ZMMS kapsamındaki trafik sigortası, ortaya çıkan maddi zararları sigortalısı ile müştereken ve müteselsilen ödemek zorundadır. Bu miktar sigorta poliçesinde belirtilen rakamla sınırlıdır. Yani ortaya kaza sonrasında 500.000 TL’lik zarar dahi çıkmış olsa, sigorta şirketi sadece poliçedeki miktar ve sigortalısının kusuru oranında sorumludur. Bu kapsamın dışındakiler için diğer davalılara gidilecektir. şu anda ZMMS poliçe miktarları genellikle 125 ila 175.000 TL civarındadır. Ayrıca sigorta şirketleri sadece maddi zararlardan sorumlu olup manevi zararlardan bir sorumluluğu söz konusu değildir. Meğerki manevi tazminat için sigorta şirketine ekstra bir prim ödenmiş ve sigorta şirketi de bu bedeli ödemeyi taahhüt etmiş olmasın.